Akıl Yargıcı
Buradaki niyetim "per deos obsecro" kimseye öğüt vermek değildir. Ben o yüce proje budalası kadar da olamam, yazdıklarım yalnızca yüzlerinize tutulmuş bir aynadır.
Bir çocuk gibi davranan bu akıl yargıcından biraz bahsedelim. Bu akıl yargıçlarına sahip olan benler kadar şanssız olanı yoktur. Hatta onlara fazla üzülmezlerse Oidipus'a aptal yaşlı bilgenin bir zamanlar dediği gibi diyebiliriz: "Kaderi seninki kadar korkunç bir yaratık dünya üzerine gelmemiştir." Tamam sen de biraz toprağa yönel diyenler olacaktır, ama ben bu çocuğu sizden çok daha iyi tanıyorum. Bu çocuk benim içimde de var, ama bu kelime dizini gerçek olsun diye çocuğu susturmam; ipleri de yalanlarla birlikte yanmak zorunda kalan zıttın anlamının alevler içinde kaldığı göle attım. (Et descendit ignis a Deo de cælo, et devoravit eos: et diablous, qui seducebat eos, missus est in stagnum ignis, et sulphuris.) Bu yüzden 5 gibi abartılı bir sayının istediğini yapacağım.
Akıl yargıcının bir çocuk gibi davranması, bir çocuk olmasından kaynaklı değildir aslında. Fazlasıyla yetişkindir o. Zaman gerektirdiği zaman ufak merceklerin alamadığı kararları alabilir. Fakat onun sıkıntısı ruhunun büyük bir kısmının çocuk gibi olmasıdır. Maviliğin bir kısmı çoğu zaman ne istediğini bilemez. Bir çocuk paranın farkında değildir, tüm oyuncaklara sahip olma seçeneğinin ise farkındadır. Bu seçeneğin ne kadar zor olduğunu fark edemez, o yüzden bir oyuncağa sahip olmak yerine tabii ki de binlercesini seçer. Ne yazıktır ki bir tane oyuncak bile elde edemez. Bu hatasının farkına vardığı zamansa olan şudur ki, bu sefer tüm oyuncaklar arasından bir seçim yapmak ister. Fakat o kadar oyuncak vardır ve hepsine sahip olmak o kadar Mephisto'nun yapacağının bir iş gibidir ki, kendini yine aynı sonda bulur.
Yorumlar
Yorum Gönder