Anlamsız Bir Anlam

 Çok şey bağışladım ruhumdan, yıl be yıl cezası katlanmakta

Zincirlendim, yağmurun habercisi tarafından 

ve de aç bir kuş her gün vücudumdan bir parça koparmakta,

Ama asla pişman değilim verdiklerimden; aklım sürekli veremediklerimde. 

Hoş bir karşılaşmaydı bizimkisi, karanlık bir gecede rüzgarlar ağaçları kökünden koparıp,  yinelenen düşünceler gibi döndürüyordu büyük bir sahnenin içinde. 

İkimiz de maskeli, yüzlerimiz belirsiz bir antik trajediyi simgeler;

Ama gözlerimizdi konuşan, ilk anda gözlerini gördüğümden beri

O ay gibi parlayan, lakin bir gün sönecek gözleri.



Unutmadım değişimi, şimdilerde yakın

Kayıp olan her şey bir mağarada saklı,

ve de nesnelerin asimetrisi esrikliğime bağlı.

Çünkü düşüncemin kalıpları, iki demircinin aptallığı, yine de damgalanmış yüzüme bakan; gözlerimi yakan, kollarımı saran, göğsümü yaran, hepsi bir yalan.



Bir rüyaydı bizimkisi, asla bitmesi istenilmeyen ama ben zorundaydım atlayışı yapan olmak.

Rüyadan gerçekliğe, esrikten ayığa. 

Çünkü fark etmiştim, ipliklerin örümceklerin işi olmadığını; insanlardı bunları ören bizim için. Öyle güzel örmüşlerdi ki şüphe edilemezdi doğallık, biz de bir kafesin içinde gönüllü mahkum kaldık. Dışarıyı izlemek fazla sıkıcı, eğer gecenin sesi duyulmuyorsa; yalanları dinlemek çok bayıcı eğer gerçekler biliniyorsa. 



Asla açmayalım gözlerimizi, ne güzel kuşatanlar

Ne güzel bir yaşamdır bu, aklımızı yaşatanlar.



Affet beni bilmiyorum kimin oyunu bu, Mephistopheles sen misin? Yoksa Robin Goodfellow, sen mi sandın bizi Lysander ve Hermia? Yoksa olamaz, Wagner sen misin akıl kapılarında dolaşan? Iago sen misin, bizi Othello ve Desdemona sanan?  Cassius, Casca? Per deos obsecro, bilmiyorum ben kimdir bu düşleri yontan. Apollon belki de, alnımdan bu güneş ışığını sokan.



Belki de bizim suçumuzdur, yalanları gerçekliğe katmak. Göz yummak; yetim ve öksüz çocukların soğukta bir umut ışığı görmek için sokak sokak dolaşmasına, ağlayan kalplerin; asla dinmeyen çığlıkların, yakarışların bedeni soluklaştırmasına, gökkuşağının rengini kaybetmesine. Aptaldır, bunlardan sonra tanrıya inanan.



Şimdi bakıyorum, görüyorum geçmiş olan her şey yakınımda ve an çok uzağımda.

Gnostik bir evren çağırıyor beni, şu an ve geleceğe çok ters.

Asla solmayan güller, parıltısı her yere ulaşan güneşler açıyor yanağımda,

Ama sağ ve solum her zaman ters.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sesleniş

Akıl Yargıcı